İş hukuku, istihdam, ücret, çalışma koşul¬ları, sendikalar ve işçi-işveren ilişkileri gibi konuları düzenleyen hukuk dalı. İşçi ile işveren arasındaki iş (hizmet) sözleşmesiyle ilgili kurallar bireysel iş hukukunu, toplu¬lukların taraf olduğu ilişkilerle (sendika, grev, toplu pazarlık ve sözleşme vb) ilgili kurallar ise toplu (kolektif) iş hukukunu oluşturur. Çalışma yaşamına ilişkin hukuksal düzen¬lemelerin geçmişi Hammurabi Yasaları’na değin inerse de çağdaş anlamda iş hukuku¬nun ortaya çıkışı 18. yüzyıla dayanır. İş hukukunun gelişmesinde rol oynayan et¬kenler arasında Aydınlanma, Fransız Dev¬rimi ve Sanayi Devrimi ile bu hareketlerin ortaya çıkardığı yeni siyasal güçler sayıla¬bilir. Başlangıçta iş yasaları artan makineleş¬meyle birlikte acımasız ve zor koşullarda çalıştırılan işçileri korumaya yönelikti. Çocukların uygun olmayan işlerde çalıştırıl¬masını önlemeyi amaçlayan ilk yasalar 1802’de İngiltere’de çıkarıldı. Ama Avru¬pa’da kapsamlı iş hukuku yasaları ancak 19. yüzyıl sonlarında biçimlendi. ABD’de devletin çalışma yaşamım düzenlemesi ger¬çek anlamda 1930’larda başladı. Türkiye’de de iş hukukunun yasal temeli 8 Haziran 1936 tarihli ve 3008 sayılı İş Kanunu’yla atıldı.
Genellikle siyasal mücadeleyle bağlantılı olarak gelişen sendika kurma hakkı, günü¬müzde de iş hukukunun siyasal dalgalanma¬dan en çok etkilenen alanı durumundadır. Sendika hareketine getirilen kısıtlamalar İngiltere’de 1824’te, Fransa’da 1884’te, Al¬manya’da 1890’larda kaldırıldı. ABD’de sendika kurma hakkı kesin olarak 1930’larda tanındı. Türkiye’de geçmişi 19. yüzyılın ikinci yarısına değin inen sendika¬cılık hareketi ancak 1947’de yasal bir çerçe¬veye kavuştu. Ekonomik istikrarı ve büyümeyi özendirici bir araç olarak uzun vadeli istihdam politi¬kaları belirlemeye yönelik yasal düzenleme¬lere gitmek, iş hukukunda oldukça yeni bir gelişmedir. Bu yaklaşım özellikle 1929 Bü¬yük Bunalımı’nın etkisi altında ve II. Dün¬ya Savaşı sonrasında gelişmiştir. İşve¬renlere yeterli işgücü, işçilere de çalışma hakkı güvencesi sağlamaya yönelik bu dü¬zenlemeler nitelikli iş gücünün geliştirilmesi, mesleki eğitim ve çıraklık gibi konuları kapsar. Çalışma özgürlüğü, eşit ücret, işsiz¬lik tazminatı gibi yeni ilke ve kurumlar da bu gelişmenin ürünüdür. İşçi-işveren ilişkileri konusundaki yasal düzenlemeler taraflar arasında hizmet söz¬leşmesinin kuruluşu ve sona erişiyle bu sözleşmeden doğan yükümlülüklere ilişkin hükümleri içerir. İş hukukunun gelişmesine bağlı olarak, işçi-işveren ilişkilerini düzenle¬yen yasalar bireysel sözleşmeleri bazı zorla¬yıcı kurallara bağlamıştır. Ücret yasaları ücretlerin ödenme biçim ve koşullarını düzenler, yasaya aykırı kesinti¬leri önler ve ücrete haciz konabilecek durumları sınırlar. Birçok ülkede toplu sözleşmeye bağlanmamış işlerle ilgili ücret¬leri saptayan idari kuruluşlar vardır.
Çalışma koşullarını düzenleyen yasalar çalışma süresi, dinlenme, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi konularla ilgilidir. Başlangıçta kadın ve çocuk işçileri korumak için çıkarı¬lan bu tür yasalar zamanla bütün çalışanları kapsayan bir nitelik kazanmıştır. Ağır ve riskli işlerle ilgili sağlık ve güvenlik stan¬dartlarının belirlenmesi de bu yasaların konusuna girer. Sosyal sigortayla ilgili yasa¬lar emekli aylığı hakkının yanı sıra iş kazaları ve hastalıklarına karşı tazminat hakkını getirmiştir. Günümüzde birçok ül¬kede sosyal sigorta hizmeti devletin belirle¬diği çerçeve içinde yürütülmektedir. Sendika yasaları sendikaların hukuksal yapısı, işçi ve işveren kuruluşlarının hak ve yükümlülükleri, toplu pazarlık ve sözleşme, uyuşmazlıkların giderilmesi, grev ve lokavt gibi konuları düzenler.